Kategoriler
Güncel

Bayburt Bayburt Olalı

Bu makalede memleketim Bayburt ile ilgili bir kaç mühim ve ilginç bilgiyi paylaşacağım.

– ‘Kitâb-ı Dede Korkut’ta adı geçen tek İslamî Türk şehri Bayburt’tur. Hikâyede Bayburt hisârı Müslüman Oğuz beylerinden Bamsı Beyrek tarafından fethedilir.. Beyrek’e ve Dede Korkut’a isnad edilen iki de eski kabir vardır Bayburt’ta.. Tabi bunlar tarihle efsanelerin iç içe geçtiği birer hikâye ve destan neticede. En doğrusunu Allah bilir. Şehirde ve kasaba ve köylerinde Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı devrinden kalan camiler, medreseler, çeşmeler, köprüler bu gün hâlâ ayaktadır. Kale çok daha eski olup İslam idareleri tarafından bir kaç defa tamir ettirilmiştir. Tarih öncesi dedikleri devirlere ait yeraltı şehri ve çeşitli yerlerde arkeolojik buluntular da vardır, uzatmayayım, epey eski bir yerleşim yeridir ve yaklaşık bin senedir müslümanlar yaşar, Anadolu’da Müslüman Türklerce ilk fethedilen şehirlerden biridir vesselâm.. Hatta İslam orduları tarafından ilk fethi Emevîler devrinde yapılmış, daha sonra zaman zaman Roma ile Müslümanlar arasında el değişmiş, Büyük Selçuklu zamanında yine fethedilmiş ve sonradan da Beylikler, başkenti olduğu Akkoyunlu ve Osmanlı devrini görmüştür.. Tarihte zaman zaman hemen hepsi de kısa süreli olan Roma, Trabzon Rum imp, Moğol, Safevi, Rus ve Ermeni işgallerine uğramıştır. Ve hemen her seferinde de çeşitli tahribatlara uğramıştır.

Günümüzde ise yazık ki şehrin dört tepesine de modernizm tünemekte.. Bayburt Kalesi ve Şehit Osman Tepesi, ve Duduzar tepesi ve Aslan dağı, ve dahi Çoruh Irmağı, kısaca bütün tarihi ve coğrafi tabii silueti, adeta ‘Betona Teslim’ olup ifsad olan İstanbul boğazı ile aynı akibeti paylaşmaktadır..

– Muteahhirîn Hanefî uleması kibârından ve Molla Fenâri’nin de hocası olan Ekmeleddin Baberdî bir Bayburt’ludur. Başka da alimler, fâzıllar, gazi ve şehidler çıkmıştır Bayburt’tan..

– Halife Sultan 1. Selim daha Trabzon’da şehzâde iken Safevî küfür ve zulümlerini fark etmiş ve üstüne gitmiştir. Şehzâde’ye gerek Türkistan Şeybâni hükümdar ve uleması gerek Kürdistan ümerâ ve ulemâsı mektuplar yazıp gerek Horasan cihetinde gerek Doğu Anadolu ve Irak cihetinde yayılma gösteren Şah İsmail’in sapkın fikirleri ve Ehli Sünnet ahaliye yaptığı zulumler şikayet edilmiş ve yardım istenilmiştir. Bunun üzerine harekete geçen Şehzâde Selim defalarca doğuya ve güneye akınlar yapıp Safeviler’i püskürtmüştür. Büyük seferlerinin birinde de Bayburt, İspir ve Kemâh’ı fethetmiştir. Daha sonra el değişen Bayburt Çaldıran seferi sırasında Selim Sultan’ın emriyle Bıyıklı Mehmed Paşa tarafından kalıcı olarak fethedilmiştir. Osmanlı’nın son asrında ise Bayburt bir kaç defa Rus işgali ve Ermeni mezalimi görmüştür..

– Türkiye’nin ve bazı görüşlere göre dünyânın da, suyu en hızlı akan ırmağı olan Çoruh, Bayburt topraklarında doğar. Ama HES’ler, Madenler, Atıklar vs çeşitli müdahalelerle artık o vasfı da temizliği de zedelendi. Ve florası mahvoldu.. TRT 2003 yapımı ‘Çoruh Artık Durgun Akacak’ adlı belgeseli seyretmeye yürek dayanmaz. Ve o belgesel, olabilecek tabiat katliamını yıllar evvel bas bas bağırdığı haber verdiği halde göz göre göre gerçekleştirildi bu tahribat.. Bize de bir kez daha Zihni’den okumak düştü; ‘Vardım ki yurdumdan ayağ göçürmüş..’

– Halife Sultan 4. Murâd’ın Bağdat’ı zındık Safeviler’den geri aldığı Bağdat seferinde, surlara sancak diken ve şehit olan ve Kayıkçı Kul Mustafa’nın hakkında destan yazdığı Genç Osman bir Bayburt’ludur.. Soyundan gelen aileler hâlâ daha ona ve nesline atfedilmiş çeşitli berât ve vakıf belgeleri olduğunu bildirmekte ve zaman zaman sosyal medyada da paylaşmaktalar..

– Asrımızda Afganistan, Bosna, Çeçenistan, Irak vs Memâlik-i İslam’daki Cihad hareketlerine katılmak için giden ilk Türk, 1984’te Sovyet Rusya’ya karşı savaşmak için Afganistan’a giden universiteli bir genç olan Şehid Tekiner Tayfur’dur. Bayburt’ludur..

– Zihni, İrşâdi, Celâli, Hicrâni, Akıncı.. Anadolu’da en çok şair çıkartan şehirlerden biri de Bayburt’tur.. Yalnız; her yerde geçerli olan ‘Mum dibine ışık vermez’ hakikati iktizasınca adeta; Bayburt’un uleması ve ümerâsı gibi şuârâsı ve zürefâsı da hep terki diyâr ettiklerinden sonra kadr u kıymetleri bilinegelmiştir..

– Çeşitli harpler ve muhacirlikler sonucunda artan dilencilik ve işsizliğe karşı yapıcı bir çözüm için adım atılarak tarihte ilk defa ‘Müslüman Dilendirmezler Cemiyeti’ gibi fütüvvet kokan bir isimle bir teşkilat kurulmuştur. 1913 Bayburt.. Biraz Ahilik ve Loncalara biraz Vakıflara biraz da günümüzdeki hayırsever STK’lara benzettiğim bir müessesedir bu ve beni gururlandırıyor.. Yazık ki günümüzde memleketimde ve bazı hemşehrilerimde gördüğüm bazı yanlışlar da tam tersine utandırıyor! Birincisi; Bayburt’ta ‘Mülteci Merkezi’ açılmış okuduğum haberlere göre. Evvelce de ‘F Tipi Cezaevi’ yapılmış idi. Hapishanelerle ve Toplama kampları ile bir gördüğüm Mülteci Merkezleri ile anılmamalı adı memleketimin! Buna artan ‘Kadın Sığınma Evleri’ni ve ‘Huzurevleri’ni de ekleyelim.. İkincisi, sosyal medyada gördüm; bir islam ülkesinden iltica etmiş bir mağdur aile için yapılan bir yardım çağrısı videosu karşısında bazı hemşehrilerim faşistçe şeyler söylemişti. Bize ne, bizim açımız daha çok vs diyordu bazıları.. Bir vakitler ‘Müslüman Dilendirmezler Cemiyeti’ kurulan Bayburt nere bu günkü vehamet nere. Heyhat.. Kaldı ki mazluma dini sorulmaz demişler.. Neyse ki vicdan sahibi hemşehrilerim de az değil gördüğüm kadarıyla..

– 1922’deki Büyük taarruzun en kahraman askeri, tam bir feda eylemi ile düşmanı yaran Bayburt’lu Yüzbaşı Âgâh beydir. Bu gün Afyonkarahisar’da bir caddede de ismi yaşatılmaktadır.. Eğer o operasyon olmasaydı zafer de olmazdı derler.

Bütün bu sebeplere binaen Bayburt’a Urfa Antep Maraş’a olduğu gibi bir taltif lazım iken, evvelce 1920’de vuku bulmuş olan Hart ilçesindeki Şeyh Eşref kıyamı sebebiyle il yapılmamış ilçeye çevrilip altmış sene boyunca kendisinden daha küçük bir kasaba olan Gümüşhane’ye bağlanmıştır.. Oysa asırlarca Erzurum beylerbeyiliğine tabi bir sancak idi Bayburt. Gümüşhane ne alaka? Büyük âlim Ahmed Ziyauddin Gümüşhanevi’nin hemşehrisi Gümüşhane’li kardeşlerimiz alınmasınlar, ama yani Bayburt halkı Erzurum ile birdir daima. Meselâ kendilerine Erzurum’lu denmesinden hiç gocunmazlar. Erzurum Beylerbeyileri de zaman zaman Bayburt Sancağı’nı merkez edinmiş oradan kumanda etmişlerdir eyaleti. Şivesi kültürü tarihi her şeyi iç içedir iki şehrin. Bayburt’un Gümüşhane ile Erzurum ile olduğu kadar bir ilgisi yoktur.. Dede Korkut Kitabı bile Bayburt’u anar, bu kadar köklü bir yer. Ceza olarak ilçe yapılmıştır.. 1989’a kadar sürmüştür ilçelik konumu.. Ve Bayburt da tıpkı Yozgat ve benzer diğer şehirler gibi; kağıt üstünde yazmasa da fiili olarak ‘Cezalı’ olan beldelerden biri olmuştur. Kalkınması engellenmiş, çeşitli konularda hep tahkirâta uğramıştır..

Hart(Aydıntepe) kıyamını yapan şehit Şeyh Eşref için Nutuk’da ‘Bayburt’ta Yalancı Peygamber’ başlığıyla anlatılan şeyler ise TBMM resmi tutanaklarına aykırı olarak ve cümle Ahalinin şehadetiyle sabittir ki; tamamı yanlış bilgilerdir!.. Bir jandarma rütbelisinin, nahiye müdürü veya akrabası; bir eğlencede camii halılarını getirtip üstünde içki içmesi ile patlamış hadise.. Emekli muallim olan pederimiz de gençliğinde 1970’lerin başında o bölgede canlı şahitler olan yaşlılardan dinlemiş olayların aslını ve bize de nakletti. Halktan rivayet edilenler de aynı bilgileri ortaya koyuyor, 1921 TBMM tutanakları da birebir aynı bilgileri ortaya koyuyor; kıyam beklenenden daha zor ve kanlı ve uzun sürede bastırılınca ve civârdaki eşrâftan şeyhe destekler arttıkça ilk olarak bir ‘Sahte Peygamber’ haberi uydurulmuş, oradaki komuta kademesi kendi zındıklık ve beceriksizliğini ört bas için ve de eşrâfın ve halkın şeyhe desteğini azaltmak, şeyhi itibarsızlaştırmak için bu iftirayı ortaya atmışlar. Ve daha o zamanda, yani hadisenin devamı olan bazı mahkeme davalarının görüşüldüğü 1921’de, çeşitli mebuslar tarafından kürsüde meselenin aslı anlatılmış ve Şeyh Eşref aklanmış. Davası devam eden tutuklular serbest bırakılıp dosyalar kapatılmış. Fakat 1927’de irad edilen Nutuk’ta ısrarla hikâyenin ilk şekli devam ettirilmiş.. Böylece de Bayburt; alemi islamda en sapkın fikirli insanların bile rahatlıkla türeyebildiği ve dahası yüzlerce de taraftar toplayabildiği bir yer olarak bilinegelmiştir.. Oysa değil sahte peygamber, sahte alimin bile tabiri caizse derisini yüzer Bayburt’lu, hele de o devirde! Askere ne hacet. Zaten Nutuk’a bakılırsa adam “Hem Sünni bir Şeyh, Hem Şii, Hem Mehdilik iddiasında, ve dahası Peygamberlik iddiasında”(?).. Sünni bir Şeyh olduğu dışında diğerlerinin hiç biri doğru değil.. Bir Bayburt’lu olarak iyice araştırdım, böylece Nutuk’ta en az bir bölümün kesinkes şeksiz şüphesiz yanlış olduğunu biliyorum. İlgili belgeleri, resmi kayıtları, Meclis tutanaklarını açın bakın.. Diğer kısımlar da mercek altına alınırsa yanlış bilgiler olarak başka daha neler çıkar artık orasını bilemiyorum. Fakat yüz senedir ve hâlâ daha, Nutuk kitaplarında bu başlık altında o senaryo anlatılıp Bayburt feci şekilde rencide ediliyor..

“TBMM Zabıt Ceridesi, Doksan Yedinci İctima” yazarak olaydan bir sene sonraki 20.10.1921’deki görüşmeleri ve çıkan kararları nette de bulmak mümkün. TBMM resmi sitesinde yayındadır. İlgilenenleri oraya havale ederiz. Bozkır, Bozok, Bayburt vs 1919-20 isyanları zuhur ettiğinde henüz TBMM açılmamış fakat kongreler yapılmış ve Heyeti Temsiliye oluşmuş ve kıyamları Kemalistler bastırmış idi. Bu ara notu da düşelim..

Çapanoğlu Türkmenem.

Hem Said’em Kürt benem.

Akıncıyam Deliyem

Eşref-i Bayburt benem.

.

Levent AKINCI

Ebû Salahaddin Baybars

Bozoklu ve Bayburtlu