Kategoriler
Güncel

Görücü Usulü İzdivaç ve Aşk Evliliği

“İmaj Köleleri” adlı yazımızda da kısaca çağın pek çok insanını yani devrin “Normalini” tasvir etmiştik.

Orada da bahsettiğimiz “Mış gibi” hayatların bir de izdivaç kısmı var, ki ona da ayrıca temas etmek gerek.

Esasen Aşk hakkında; Aşk, Allah’ın zikrinden gafil kalplere verilmiş bir cezadır diyen İbni Kayyım rahimehullah gibi âlimlerimiz gibi düşünüyorum ben de. Sufilerin hurafatından olan İlahi Aşk sözü ise daha büyük bir zırva ve batıldır. Zira yine o alimlerimizin de ikaz ettiği üzere; aşk bir şeyi haddinden hakettiğinden fazla sevmektir, bir manası da budur aşkın. Allah Teâlâ ise bundan munezzehtir.. Dinimizde, Kuran ve Hadislerde; Haşyet, Mehafet, Muhabbet, İhlas, İhsan, İttika, ve bu fezaili de içine alan en şâmil ve câmi manada bir lafz olarak da “İmân” mefhumu-lafzı varken ilahi aşk denen bidat batıl söze itibar etmemeliyiz. Bunu da belirtmiş olalım böylece.

Fakat sözüm ona, hadi diyelim şirk küfr derekesine düşmeden makul bir çeşit beşeri Aşk var deseler; veya daha güvenli bir tabiri seçelim, konumuz Meveddet-Muhabbet-Sevgi olsun hadi; günümüzde hakiki aşk veya muhabbet üzere kurulduğu iddia edilen evliliklerin acaba gerçekte kaç tanesi hakiki sevgi ile kurulmuştur ve kaç tanesi pazarlık ve hesap kitap evliliğidir?

Sosyal medyada veya günlük hayatta sık sık “Biz severek evlendik” ve hatta “Bizimkisi aşk evliliği” diyen imaj kölelerinin kaçı doğru söylemekte acaba?

Biz insanların niyet ve hislerini kalplerini bilemeyiz elbette ki. Lakin tabiri caizse görülen köye kılavuz istemeden ve umumen bir tahlil yapmak da mümkün gibi. Şöyle ki;

Bütün “Küçük hesapları” yaptıktan sonra, inceden inceye bir aday seçtikten sonra adeta, “İşte şimdi bu adama/kadına aşık olabilirim(!)” deyip yürüyor bir yola asrın imaj kölesi yalancı insanı.

Bakın “Büyük hesaplar”dan bahsetmiyorum. Yani din, ahlak, helal haram kıstası.. Bunlar zorunludur izdivacta. Fakat “Küçük hesaplar”la incedeen inceye her kriteri işletip, bir aday bulup sonra da “Aşk evliligi”, “Görür görmez aşık olduk” vs yalanları.. Çok komik yani.. Deseler ki karşılıklı olarak muhtemel adayları bir sürü mihengten geçirip şıkları eledikten sonra birbirimizi seçtik ve “Sevmeyi veya sevgimizin bir yastıkta kocayacak şekilde baki kalmasını, ümit ederek evlendik” eyvallah. Ama yok “Yıldırım aşkı” yok “Aşk evliliği” bunlar yalan üstüne yalan sadece. Bazen insanın kendine bile yutturduğu yalanlar..

Ha, mesela “Helal dairedeki” bazı tabiri caizse sosyal tabakalar arası ve sınıfsal farklara rağmen İzdivaç yapanların, eğer başka maddi manevi hesapları da olmamışsa, bilhassa “Feragat eden büyüklük yapan tarafın” sevgisine hakikaten inanırız. İster merhamet diyelim ister muhabbet; bazen çok asîldir o. Mesela çiftin biri dul biri bekâr; veya biri diğerinden daha genç öteki daha yaşlı; veya biri fakir biri daha varlıklı; biri tahsilli biri tahsilsiz; biri bir ulustan öbürü başka ulustan, dili kültürü farklı; veya mesela kuma olarak bir adama varan bir hanım veya onu kumalığa kabul eden ilk hanım; veya mesela taraflardan birisi gayet sağlıklı iken öbürünün sakat engelli olması.. Bu gibi nadir hallerde bilhassa da feragat eden tarafın muhabbetinin de merhametinin de daha sahici olduğu bazısının çok da asîl olduğu aşikârdır.. Fakat günümüz toplumunda çok çok nadirattan olan hallerdir bunlar..

Mesela bir kere de görebilir miyiz ki; bir köye öğretmen olarak glen bir adam, o köyün tahsilsiz bir fukara kızı ile -veya tersi- evlenmiş olsun? Bir kere de görebilir miyiz ki, tabip bir hanımın çalıştığı hastanede güvenlik görevlisi adamla izdivac yaptığını? Bir kere de sağlıklı sportmen bir adamın sakat özürlü bir hanıma talip olduğunu görebiliyor muyuz? Bir kere de bir hanımın kocasının ikinci bir ev daha açıp yeniden evlenmesine razı oldugunu görebiliyor muyuz? Veya gelen ikinci hanımın ilkinin ayağını kaydırmaya yuvasını yıkmaya çalışmaksızın sevgisi aşkı uğruna kuma olmayı kabul ettiğini? Bir kere de görebilir miyiz ki elit bir hanımın fukara cıbıl bir adama vardığını? Nerdee.

Elbette bunlar helal olmakla birlikte tercihe açık durumlardır. Böyle sıradışı ve feragatli meşakkatli izdivac yapmıyor diye kimse kınanamaz. Hatta hakkını veremeyecek ise tavsiye de edilmez böylesi dengi misli dışında izdivaclar. Bilhassa dinen ahlaken daha üstün olana talip olma durumu hariç tabi.

Ama, inceden inceye küçük hesaplar yapa yapa bir sürü ihtimali şıkkı eleye eleye nihayet bir adayı gözüne kestirip sonra da birden ilk görüşte sevmiş veya aşık olmuş gibi yalanlar yumurtlarsa işte bu komik olur.. Yahu sen içte ya da doğrudan doğruya dışta, bin çeşit pazarlık bin çeşit hesap kitap yapmış sonra evlenmişsin. Aşkta ise pazarlık yoktur denir, ve aşkın gözü kördür denir, ey yalancı hemşehrim benim..

Aşağılayıp durdukları “Görücü Usulü İzdivac”a gelirsek.. Bir kısım muasır cahiliyye insanı kafede barda veya işyerinde vs herhangi bir ortamda çoğu kez bir arkadaşı “Vasıtasıyla” karşı cinsten biriyle tanıştırılıyor. Bilhassa kadınlı erkekli bir arkadaş grubu olduğunda, sevgilisi flörtü veya eşi olmayanları “Falanı filana tanıştıralım” veya “Filanı falana yapalım” diyerek ortamlarda birbirlerine çöpçatanlık edip baş göz ediyor birileri. İster nikah ister zina olsun; bir şekilde “Birilerinin Aracılığıyla” baş göz edilip sevgili veya eş bulanlar; İslam toplumlarındaki “Görücü Usulü” izdivaca burun kıvırıp tahkir ediyor aklı sıra.. Yani Görücü Usulü değil asıl hasım oldukları mesele. Çoğu çift bir şekilde başkaları vesilesiyle yani “Görücü Usulüyle” ulaşıyor birbirine. Ama helal nikah olursa gaye, ona yobazlık, cahillik diyorlar; flört sevgili yani haram zina olursa gaye, ona da modernlik medenilik diyorlar bir kısım laikler..

Bu arada, medeniyet ve modernlik demişken; zındık Ali Şeriati’nin “Medeniyet ve Modernizm” adlı kitabı muhteşem tesbitlerde bulunur asrın insanına dair. Nice “Alet kullanan hayvanın” aslında medeni değil sadece modern olduklarını muazzam bir şekilde ortaya koyan bir kitaptır. Tavsiye edebileceğimiz bir kitabı varsa işte o da bu kitabıdır..

Sevgi evliliğine gelirsek tekrar; meveddet, muhabbet, sevgi, nasip; bazen ilk andan itibaren zuhur eder, ama çoğu zamansa “iyi günde kötü günde” beraber yaşadıkça zuhur eder ve kalıcı olur. Ve “Nikâhta keramet ve bereket vardır” kavli hakikatli bir sözdür. Nikâhsız birlikte yaşantılarla, ipsiz sapsız, ahitsiz bağsız bir flört sürecinden hayır çıkmaz. Nikâhta ise hakikaten hem bir mesuliyet hissi ve disiplin ve ciddiyet hem de vefa ve merhamet ve muhabbet meveddet hasıl olduğu tecrübe edilegelmiştir.. Kefere Erich Fromm’un “Sevme Sanatı” adlı kitabında da bazı hakikatli tesbitler gördüm bu konularda. Bazı fikirleri kısmen bizimkilerle örtüşmektedir.

Levent AKINCI

HİLAFET DEVLETİ’NDE HANIMLARIN HAKLARI

İmaj Köleleri

Dünyaya Çıplak Geliyoruz! Eee?