Kategoriler
Özel Dosya Tarih

HİLAFET’E KARŞI Şİİ-İRAN İHANETLERİ

Osmanlı’da Şiilik ve Kızılbaşlık Meselesi” başlıklı mühim makalemizin bir devamı olaraktan hazırladığımız bu yazı; Rafızi İran’ın, İblis’in bile aklına gelmez dedirten “Acem Oyunları”nın tarihin tozlu sayfalarında ve arşiv raflarında kalmış çok ibretlik mel’un bir numunesini daha ifşa ediyor.

Şia dini ve Pers kavmiyetçiliği hakkında mezkur risalemizde kafi derecede malumat verdiğimiz için tekrara lüzum görmeden derhal, bazı akademisyen meslektaşlarımızın da yardımıyla ulaştığımız çok mühim bir arşiv vesikasının ifşa ve izahına geçiyoruz.

Öncelikle şunu belirtelim ki; hani deriz ya bazı; Osmanlı klasik dönemde yüzyıllarca Safevi ihanetine, son asrında da Necdi Suud ihanetine maruz kalmıştır. Evet doğru. Ama Rafızi İraniler hiç bir vakit boş durmamıştır, ümmet aleyhinde hile ve ihanet için her fırsatı kullanmıştır. Hilafet’in son deminde bile büyük ihanetlere imza atmıştır. Nasıl mı?.. İşte bir örneğini anacağız burada..

Yıl 1915. Cihan Harbi Hilafet Devleti için on cephede on koldan amansızca devam etmektedir. Tüm Memalik-i İslam için olduğu gibi, Anadolu-İran kesişme noktaları olan beldeler üzerinde de Haçlı ve Yahudi-Mason kuffar ittifakı, hususan Rusya-Almanya-İngiltere işgal ve sömürü için birbiri ile çekişmektedir. Bölge üzerinde bu günde olduğu gibi, büyük planlar oyunlar sürdürülmektedir. Rusya bizzat Kafkaslar ve Azerbaycan’da işgal ve kıyımlara gitmektedir. İran idaresinden ve şeref fakiri yerel eşrafından eğer -güya- müslümanlarsa Hilafet’e destek çıkıp bölgede bilfiil işgalci olup canı namusu heder eden Rus kafirine karşı Osmanlı ordularına arka çıkmaları beklenir değil mi?. Fakat acem oyunu işte; “kardeşlik” ve “vahdet” edebiyatı yapar sonra da en adi şekilde ihanet ederler. Bu tarih boyunca böyle olagelmiştir. Bu taifenin birden çok cihetten küfür üzere olduğunu mezkur risalemizde tafsilatıyla isbat ve izah etmiş olduğumuz için burada uzatmadan derhal mevzubahsimiz olan vesikaya geçelim.

İran Osmanlı hudutlarının kesiştiği ve zaman zaman iç içe geçiştiği ve değiştiği Tebriz ve Rumiye Gölü (Şimdi Urmiye diye anılıyor) civarında Sufyan isimli bir kasabada (Evliya Çelebi’de de gördüğümüz ve günümüzde hala daha mevcut olan Sufiyan, Urmiye gölünün kuzey doğusunda, Tebriz ile Merend arasındadır, ve ihtimal ki defaatle el değişmiş olan Tebriz’in fatihi sultan ve paşalarımızın da hep sefer güzergahıydı stratejik bir nokta olması sebebiyle) Ruslar ile savaşmak üzere hazır bekletilen binlerce askerimize ve kumandanlarına iyilik (?) yapmak ister Şii İraniler. Eskimiş esvabı yenilemek isterler ve neticede bütün Osmanlı askerlerine yeni askeri elbise diktirirler. Safdil ecdadımız da bu iyiliğe aldanır ve hiç bir hile hud’a sezmezler. Vesikanın aslı da transkripti de aşağıdadır.

Ve böylece öğrendikleri Osmanlı asker ve kumandan sayısını tam kadro, evet tamamını künye ve rütbeleriyle birlikte kafir Ruslar’a ihbar eder Şii-İrani kafirler! Böylece askeri strateji gereği asıl sayısını saklı tutup çok daha az gösterdiğimiz asker sayısının gerçeğini öğrenen işgalci Rusya dev gibi kuvvetler sevkeder bölgeye ve neticede Sufyan kasabasında Süfyanî (Sahte mehdici, sahte müslüman, sureti hakdan gözüken küfür ve ihanet taifesi) İraniler sayesinde binlerce askerimiz kırılır. Şimdilik kafi derecede bir araştırma bilmediğimiz için şehit sayısını öğrenemediğimiz ama büyük bir kayıp verdiğimizi elçimizin hazin raporundan öğrendiğimiz bu ihanet hezimetinde nice ana kuzusu imanlı genç, pislik Rafızi ihanetine kurban gider.. Aynı dönemde Hilafet’in imanlı mertlerine benzer ihanetleri Arabistan ve civar beldelerde Lawrens uşağı mürted Necdi-Suudi yapmaktadır.. Ve bir çok cephede de askerimizi kumanda eden içimizdeki bazı Sabetay münafık subaylar yapmaktadır..

Malumdur ki, dahilde Selanik Sabetayları ve Rizorta Masonları, ve doğu ve güneyde Safevi ve Necdi ihanetine, ve aynı anda da hariçten Yedi Düvel’in çullanmasına maruz kalan Hilafet şanlı şerefli gazalara imza atarak neticede tarih sahnesinden çekildi..

Ama o gazilere şehidlere rahmet okunuyor bu gün. Hain ve zındıklara da lanet!.. Fakat acıdır ki, unutuluyor bazı.. Ey Ehli Sünnet Müslüman!

Unutma, unutturma!..

 

                                                         Levent Akıncı –  Psikolog-Tarihçi

iranihanet1

“KEMÂL-İ TEESSÜF VE HAYRET İLE ŞURASINI DA ARZ EYLERİM Kİ; TEBRİZ’DE BAZI RÜESA-YI İRANİYE ASAKİR-İ OSMANİYEMİZE ELBİSE-İ CEDİDE YAPDIRMIŞ VE BU BAHANE İLE ASAKİR-İ MEVCUDUMUZUN MİKDAR-I HAKİKİSİNİ İSİM VE KÜNYELERİYLE ÖĞRENEREK RUSLAR’A BİLDİRMİŞ OLDUKLARI; VE HALBUKİ EVVELCE RUSLAR TEBRİZ VE CİVARINDA ARAMSAZ KUVVA-YI OSMANİYEYİ ÜÇ BİN RADDESİNDE ZAN EYLEDİKLERİ BEYAN OLUNMAKTADIR. BİZİM İHMAL VE GAFLETİMİZİ ANLAYAN DÜŞMAN NİHAYET’ÜL-EMR BİZE SÜFYAN FELAKETİNİ HAZIRLAMIŞLARDIR.”

31 KANUNİSANİ 1330. SAVİÇBULAKDAN.

RUMİYE ŞEHBENDERİ MEHMED RAGIB.

BAŞBAKANLIK OSMANLI ARŞİVİ

HR.SFR.20.124/4.BELGE NO: 4-5. SAYFA: 10.

iranihanet2

1915’de bir kısım Osmanlı Hilafet ordusunun İran-Süfyan kasabasında Ruslar’a yenilgisi felaketini anlatan kısa bir risale mahiyetindeki raporun ilk sayfası.

iranihanet3

“Tebriz baş şehbenderliğine -büyükelçiliğine- memur Rumiye -Şimdiki Urmiye- şehbenderi Mehmed Ragıb” yazılı son sayfa.

iranihanet4

Günümüzde bahsi geçen beldeler. Urmiye Gölü’nün kuzey-doğusunda, Tebriz ile Marand arasında Sufiyan.

iranihanet5

Evliya Çelebi’nin güzergah haritasında Sufyan kasabası -alıntı-