“Kostantiniyye”. Osmanlı’da da böyle telaffuz edilmiş ve zaman zaman çeşitli ferman vs vesikalarda bu isim ile anılmıştır. .
Buradaki manayı murad şuydu; Resulullah Aleyhisselam öyle andığı için, o hadise, hatırasına hörmeten O’nun andığı gibi anmak istemişlerdir. .
-Kostantiniyye’nin İLK fethini tebşir eden hadis sahihtir. İmam Ahmed ve Hakim vs kaynaklarda geçer. Bunun nasip olduğu kimsenin Sultan Muhammed Fatih rahimehullah olduğunu asrımızın hayatta olan ilim adamlarından tekfirciligi ile meşhur Selefi alim Abdülkadir bin Abdülaziz bile El Umde’de yazar. Zaten o zatın Sultan Mehmed olduğunda Ehli Sünnet uleması neredeyse icma etmiş diye biliyorum. Bu hususta, görünce önlerinde egilmedigi için Memluk sultanlarından zulüm gören ve hayranı olduğu Gazi Sultan Muhammed Fatih’e hediye olarak cihada dair kırk hadisi şerh ettiği bir kitabını yazıp gönderen büyük Şâfi alimi İmam Suyuti’yi, veya Her asırda bir müceddid gelir hadisine binaen hicri onuncu asrın muceddidi de Halife Sultan Süleyman’dı diyen Hanbeli alimi İbn Imad’ı ve yine Süleyman için Halifet’ür-Resul’ir-Rabbilalemiyn diyen büyük Hanefi alimi Şeyhülislam Ebû Suud gibi alimleri, ve Osmanlı Sultanlarının faziletlerini yazan kadim alimlerden derleme kitap tab eden cağdaş yazar Necmi Sarı’yı ayrıca okuyacağım inşallah..
-Bir de ahir zamandaki tekbirlerle ve savaşsız olacak olan fetih hadisleri var. Mehdi Aleyhisselam ordusunca yapılacak bu SON fethi tebşir eden hadislerin çeşitli rivayetleri var..
Sadece “iki” Fethi olacağına dair bir nakil okuduğumu hatırlamıyorum. Zaten farklı vakitlerde buyrulmuş farklı hadisler bunlar. Birisi Resulullah Aleyhisselam tarafından ümmetinin İran, Bizans vs ülkeleri ve daha nice yerleri fethedip nice mülk devlet sahibi bir cihangir ümmet olacağına dair yaptığı çesitli müjdelerdir. Diğer hadislerse ahir zamanda Mehdi ve Mesih Aleyhimasselam devri ve Kıyamet’e dair çeşitli alametlerden bahsettiği diğer bir grupta anılan hadislerdir. .
Sahih bir kaynakta “ikinci” fetih lafzı yoksa bizim böyle dememiz belki caiz bile değil. Yanımda kaynak yok bakamadım varsa hatamız düzeltilsin. Bildiğim kadarıyla iki kere ile tahdid edilmemiştir. Fakat sosyal medyada vs bazıları iki fetih diyorlar sık sık.
Bunlar incelemeden ve emin olunmadan, son fethin ikinci fetih olacağını söylemekle aynı zamanda tuğyanın işgaline dur demeyip ve gaza etmeyip, ve her işgal döneminde bu hususta beklemek batılına düşülür. Ki bu, dinleri mehdinin zuhuruna endeksli Rafizi akidesi gibi olur, ve bir çok cihad ahkamı haşa atıl bırakılmış olur istanbul’un şahsına münhasıran.. Şeriatı hakim kılmada istanbul mehdiye kadar adeta muaf tutulmuş zannedilir bu durumda. Ve bu batıla düşmemek için de doğal olarak ilk fetih de olmadı zaten deme vebalini almaya yelteniriz.. Ayrıca da, diyelim ilk fetih olmadı, ve ileride bir gün fethedildi, ondan sonra bir daha asla küfr ehlinin eline geçmeyecek demek midir bu? İşgal edilmeyecek midir hiç? Edilirse de yeniden darulislam yapmak için mücadele etmeye gerek olmayacak mıdır o takdirde?
Yani; ilk ve son fetih hadisleri var ve sahih amenna. Lakin arada kim bilir kaç defa daha islam ve küfür elinde değişecek Allah bilir. . Kaç altın çağ ve sonra kömür çağ daha yaşanacak Allah Teala bilir..
Istanbul’un cihad ile olan ilk Fethi Cumhur ulemanın da tasdik ettiği üzere, Allahualem ki Osmanlılar vesilesiyle vuku bulmuştur. Kıyametten hemen evvelki son fetih de Mehdi çağında tekbirlerle vuku bulacaktır..
Ama arada belki defalarca daha ehli islam ile küfr ehli arasında el değişir. Eğer sadece iki fetih olduğuna dair kati bir delil yoksa elimizde; bu böyledir. Resulullah Aleyhisselam’ın farklı zemin ve zamanlarda buyurdugu iki farklı hadisi birleştirip de fetih sadece iki defa olacaktır diye biz böyle zannediyorsak, büyük gaflet.. Bildiğim kadarıyla Fetih hadisi, İran Roma vs beldelerin fethedilecegi müjdesi veren hadisler gibi bir hadis. Diğeri ise ahır zaman, fiten vs bablarda ele alınan bir hadis.
Kati bir delil olmadığı halde sadece iki fetih vardır diye düşünmek dini şeriatı hakim kılmayı ve cihad farizasını mehdi devrine has kılan zındık rafizilerin, şeriatı, futuhatı ve cihadı iptal eden beklemeci batıl inanclarına düşürür bizi. Ve hiç bir tuğyan işgaline hiç bir mucahede etmeyen, sanki istanbul cihaddan fetihten muaf tutulmuş gibi bir batıla düşürür bizi. Oysa icab ettiğinde Mekke’de Medine’de Kudüs’de bile işgalciye kılıç çekmiştir bu Ümmet. Geçmişteki harplerde de görüldüğü üzere..
Bu kaide sadece Harem beldeleri ve Üç mescid için degildir; Darul Islam olan her belde için gecerli umumi bir hükümdür; islam olan bir belde işgal edilirse ümmete cihad farz olur orayı kurtarmak için. Ve istanbul da bundan muaf değildir Kaşgar da Gırnata da! Ve eğer müjdelenen mehdi ordusu değilsen ve Allah’ın dilemesi mustesna hiç bir işgalcinin de senin sadece tekbir getirmenle işgale son vereceğini beklemek acaip bir hal olur.. Nitekim İngiliz Fransız işgalinde aliminden zabitine fasık kabadayısına kadar imkan bulan her müslüman çatışmıştır. Kimse aman bekleyelim mehdi gelsin dememiştir.
Yine; 12 imam hadisleri ve raşid hilafetin 30 yıl süreceği ve sonraki emirlerin melikler olacağı hadisleri hususunda da bir çok hatalı tevillere gidiliyor günümüzde..
Hulâfâi Raşidiyn yani dört büyük halifeden sonra gelen halifelerin de Raşid olmasalar da bazılarının Ömer bin Abdulaziz örneğinde görüldüğü üzere Salih Adil olabileceği, veya onlardan sonra gelenlere de Halife demenin caiz olduğunu, Halifeliklerinin Raşid ve Kâmil olmasa da neticede bir tür Hilafet olduğu, Kureyşiliğin de fariza değil mustehabı oldugunu söyleyen Ibn Teymiyye gibi alimlerin tevili en isabetli yorum olsa gerek. Allahualem..
Düşünün, ne zaman bir halife gelse veya seçsek; kardeşim sen istesen de istemesen de fasık ve zalimsin, salih olmazsın bu saatten sonra, çünkü hadis var mı diyeceğiz? Oysa o hadis ne zaman ve zeminde buyrulmuş, manayı murad nedir, alimlerimiz nasıl şerh etmişler, hiç tefekkür etmeden, bir daha mehdiye kadar asla bu ümmetin başına salih bir halife gelemez demek Kurana ve Hadislere terstir. Bu din bu ümmet haşa salih imamlar yetiştiremez demektir!? Ve ayrıca, Laiklerin ve Rafizilerin de ekmeğine yağ sürmüş oluruz. Ki, zaten bu meseleyi en çok da onlar çarpıtıyorlar..
Nitekim Ehli Sünnet ulema 12 imam hadislerinde farklı farklı şerh ve tevillerde bulunmuşlardır. Bütün halkın yani “ümmetin” bu on iki kişi hakkında “görüş birliğine” (biat-islam birliği) varacağı rivayetlerini ve “Beni israilin 12 imamı gibi ümmetimden de salih imamlar çıkacaktır” gibi rivayetlerde beni israilin salih 12 imamına benzeten “gibi” lafzıyla yani sayıdan murad bildik sayı değil yani nice salih imamlar zuhur edeceği, o ummetten çıktığı gibi bizden de daha nice salih imamın zuhur edeceği müjdesi olarak tevil eden alimler daha isabetli gibi.. Allahualem..
Mesleme, Tarık bin Ziyad, Kuteybe, Mutasım, Cafer Ilteber Almış, Abdulkerim Satık Buğra, Tuğrul Bey, Muhammed Alparslan, Nureddin Zengi, Salahaddin Eyyubi, Zahir Baybars, Osman Gazi, Orhan Gazi, Murâdlar, Bayezidler, Fatih, Selimler, Süleyman, Barbaros..
Ummetin yüz akı ne kadar gazı Halife, Halife Sultan, Sultan, Bey, Reis, Paşa vs (Rahimehumullah Ecmaiyn) varsa; hepsi için “zalim sultan, ısırıcı melik” diye tahkir eden ruh hastası zenadıka tutturmuşlar bir zalim sultan da zalim sultan! Nice Gazi sultana zalim sultan derken ağızlarının suyu akıyor birilerinin.. Delilleri de raşit halifeler konulu hadis; evet, Hulefâi Râşidiyn devriyle kıyasla sonrakiler bir şekilde hepsi ama az ama çok bir şekilde zulüm bulaşmış melikler sultanlar denebilir. Eyvallah. Yani ucundan kıyısından zulüm bulaşmayan yoktur belki. Ve düpedüz zalim sultan ısırıcı melik denecekler de var oldu zaman zaman. Bu manada hadis zaten tahakkuk etti. Fakat nerede başladığı belli olsa da nerede biter o dönem de raşidi hilafete geçilir veya geçildi, kestirmek zor. Ayrıca da, melikler kavliyle sonraki tüm emirler mi yoksa bir sistem veya bazı emirler mi kast edilmiş bunu da kestirmek zor.. Zira en basitinden bir Ömer bin Abdulaziz örneği ve 12 imamlar hadisi de var.
Ayrıca; son asrın Laik Tâğutları ile kadim Halife sultanların en zalimi bile kıyas götürmez, son tahlilde islam üzere idi onlar. Çeşitli makalelerimizde de yazdık; “İslam Devleti diye bir şey yoktur, bakın zaten tarihte de hiç olmamış” diyen bir kısım Laikler, ve bunlarla aynı takımda oynayan Rafiziler, Batini Sufiler, Muasır Mutezili Mealciler, ve Hariciler hepsi aynı sloganı bayraklaştırıyorlar bir şekilde.
Batini sufiden Moderniste, Şiiden Hariciye, Kemalistten Oryantaliste bütün zındık ve sapkınlar her biri başka başka hesaplarla dört bir taraftan islam tarihine düşmanlık edip ecdadımızı yani Hilafeti, Emevi, Abbasi, Osmani’yi ve hilafete tabi diğer hanedanları Selcuki, Eyyubi, Memluk vs Ehli Sünnet Gaza devletlerini itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.. Bunu kotarırken bazen de bahsettiğimiz hadisi istismar ediyorlar.
Raşid hilafetin 30 yıl süreceği hadisine de imamlar Kureyştendir hadisine de hepsine elbette amenna. Ya Arzda Salih kullarım varis olacak ve Sabikun âyetleri, ve Müceddid hadisleri, ve Taifetul Mansura hadisleri, ve Fetih müjdeleri, ve 12 İmam hadisleri?..
Hepsine amenna ve hepsinin de Ehli Sünnet ulema nasıl tefsir şerh etmiş ise biz de ona tabiyiz! Şerhinde tevilinde ihtilaf edilen yerlerde ise tercih hakkımız vardır..
İhtilaf demişken; şarktan garba cümle Ümmeti Muhammed Emevi, Abbasi, Mısır Abbasileri ve Osmanlı Hilafetine umerâsıyla ulemasıyla Halife ve Ululemir diyerek icma ile biat etmiştir. 20. yüzyıl başına dek bu böylece devam etmiştir. Ve yine bir hadisi yad edelim burada; “Ümmetim dalalette ittifak etmez”.
Evet Hilafet raşid manada dört Halife Radıyallahu Anhum Ecmaiyn ile vuku bulmuştur. Sonrakiler için zorba meliklik diye buyrulmuş ve fakat bunun tüm kişilerden ziyade belli bir kısmı veya hanedan saltanat için yani bir düzen şekli için veya belli bir zaman dilimi için buyrulmuş olması, yani o hanedanlarda o sistemde gelip geçen salih adil emirler de olabilecegi en azından diğerlerine nisbeten salih adil melikler de olacağı manası çok muhtemel. Allahualem. Zira bu Ümmetten beni İsrail’in “12 imam”ı gibi nice salih imamların çıkacağı da ihbar edilmiş müjdelenmiş. Ve Kureyşi Emevi Halife 2. Ömer bunlardandı demiş ulema. “İstanbul’u fetheden kumandan ve ordunun” fazileti de ihbar edilmiş müjdelenmiş. Ve o kişi Sultan Fatih idi demiş bir çok alim. Ve her asırda “Müceddidlerin” zuhur edeceği de ihbar ve tebşir edilmiş. Mesela hicri onuncu asrın müceddidi Halife Sultan Süleyman idi demiş Ibn Imad Hanbeli. Ve her asırda her devirde inkitaya uğramaksızın muhakkak bir “Taifei Mansura”nın cihad edeceği de ihbar ve tebşir edilmiş. Ve geçmiş bin küsür seneye baktığımızda bu mansura taifeler bu salih imamlar bu emirler bu müceddidler hep o meliklere sultanlara veya onların riyasetine hilafetine denk geliyor.. Hulasa; geleceğe dönük olarak ümmet ve emirleri hakkında yergi de var övgü de var. Yergi bazen muayyen eşhasa ama bazen de umumen düzene sisteme, Övgü de aynı şekilde muayyen eşhasa bazen bir taifeye. Allahualem..
12 imam hadislerinin bazısında Kureyştendir lafzının geçmesi, bunlar iktidar olmadan bu iş bu dava bitmez veya kıyamet kopmaz gibi bir ihbar olduğu ve Allah Teâlâ bu ummetin başına Kureyş haricinde salih kullar nasib etmeyecek manasını kastetmediği de mümkün. Zira bahsettiğimiz diğer hadisler ile birlikte tevil edilir bu hadis de. Taifetulmansura, Muceddidler, Imamlar, Istanbulu Fetih, Ummetin batılda ittifak etmeyeceği gibi hadisler hepsi birlikte tevil edilir.. Allahualem.
Bir de şurada bir güncel hatayı çok yapıyor bazı müslümanlar, ihbar hadislerini acelecilik ve tarafgirlikle güncel hadiselere giydirerek! Bakınız istanbul Fethi gibi bir hadise için bile Cumhur ulema Muhammed Fatih dediği halde başka teviller de yapılmış iken.. Tabiri caizse yüzde yüz vuku bulup hadis zuhur etmeden öyle her vakayı hemen bir ihbar hadisine kilitlemek caiz değildir diye biliyorum. Mesela Suriye’de iki Müslüman taife aralarında savaştı bir süre; bir grup Dabık hadislerini diğer grup da Şam hadislerini kendilerinin hak taife olmasına delil getirme çabasına girdi. Çok yanlış.. Hangi zaman ve kimler murad edilmiş, bizce gaib olan bir kısım hadisleri aceleyle ve henüz neticelenmemiş güncel hadiselere hamletmek çok sakattır.. Biz bu türden hadislere iman ederiz. Ama hemencecik acelecilikle neticelenmemiş hadiselere de hamledemeyiz. Allah bilir der geçeriz. Şurada şu makalede bile acizane belki on defa Allahualem yani Allah en doğrusunu bilir dedik, diyeceğiz de. Ve bütün hatalarımız için Estagfirullah.. Hata ettiğimiz yerlerde nasihate muhtacız, ilim ve ahlak sahibi kardeşleri ve büyükleri dinlemeye hazırız. Marazlı garazlı ruh hastaları uzak dursun..
Ihbar hadisleriyle ilgili şöyle bir gaflet de görüldü geçmişte; Şeyh Muhammed bin Abdulvehhab merhumun Hilafet ile Payitaht ile hiç bir sorunu yoktu malum; fakat onun vefatından sonraki asırda onun fikirlerini istismar eden bir kısım Necdiler, bildiğim kadarıyla; tuttular Osmanlı ve komple Türk kavmini tekfire tahkire yeltendiler, buna da bazı ahir zaman konulu “Türklerle savaş” bahisli hadisleri istismar ettiler ve bazı tefsirlere israiliyattan girmiş olan Türkler “Yecuc Mecuc”dür yalanını öne sürdüler.. Ne Türkler Hz Zulkarneyn’in sedde hapsettiği yecuc mecucdür sözü ne Kürtler Hz Süleyman’ın bir dağa sürdüğü bir hayvandan türedi sözü, hiç birisi caiz ve hakikat değildir. Israiliyat nevinden hurafeler ve yalanlardır bunlar.. Demeli o Necdilere peki kardeşim; biri de çıkıp imam Buhari ve Muslim’in müttefik olduğu şu meşhur “İman Yemen’lidir” hadisini size karşı istismar etse ne yaparsınız o takdirde? “Size Yemen’liler geldi. (Gördünüz hallerini ahlaklarını). Muhakkak ki İman yemenlidir, çünkü onlar ince gönüllü insanlardır, küfr de şurda şarkta (Necit Yaylası) develerin kuyruğu dibinde gezen kara yüreklilerden çıkar”. Hangi zaman hangi kişiler murad edilmiş anlamadan fehm etmeden hadis mealciliği ve istismarıyla hemencecik gelmiş geçmiş tüm Necit bedevilerini itham etsek caiz olur mu? Asla.. Keza, “Türkler ve Habeşliler size vurmadıkça siz vurmayın” meallerindeki hadisler ile ne murad edilmiş? Hangi devir ve taifeler murad edilmiş anlamadan dinlemeden biri de çıkıp bu hadisleri size karşı kullansa ne derdiniz? Nitekim bazı Necdilerin o hatasının bir benzerini de merhum bir Paşa da onlara karşı yapmış ve “Şeytanın boynuzunun Necit’ten çıktığı” rivayetlerini istismar etmiştir. Biz ise bütün bu hadisleri alimlerimiz nasıl şerh tevil etmisse biz de ona tabiyiz..
Cüppeli Ahmet denen bir Batini Sufi meczubu, ki şimdilerde tam bir Kemalist oldu; Irak’taki bir taife için bir kısım hadisleri diline dolayıp “Saçları uzun olur” lafzıyla bilhassa, o taife harici ve sapkın taifedir demişti. Oysa doğrudan haricileri ihbar eden bir hadiste “Kafalarını kazıtırlar” diye ihbar buyrulmuş. Bu asırda cavlaki gibi topluca ve düzenli olarak yani bir bidat olarak kafasını kazıtan bir tek camia var malum, o da bu Cüppeli Ahmet ve dahil olduğu camia.. Ne demeli bilemedim.. Kelin ilacı olsa.. Güler misin ağlar mısın.. Üstelik, Cüppelinin bahsettiği o hadisin devamında zikredilen o taifenin kendi içinde bölünüp savaşacakları ve hak olan tarafın Sancağı yukseltip yoluna devam edeceği de buyruluyor. Yani ey Cüppeli eğer hadiste kastedilen taife ve hadise bu taife bu devir bu hadisat ise sen yandın yine kaybettin, hak taife onlardan çıkacak sizden değil! Demezler mi adama!
Velhasıl bir kısım ihbar ve tebşir hadislerinde ilimsiz alimsiz acelecilik tehlike, istismarcılık ise zındıklıktır..
Levent AKINCI