Malumdur ki, nerede bir Kelimei Tevhîd veya Kelimei Şehâdet yazısı görse hemen “Şeriat Hilâfet sembolü”, “Bu falan örgütün bayrağına benziyor, filan devletin bayrağını andırıyor”, “Gidin orada yaşayın”, “Ya sev ya terk et”, “Sistemi tekfir ediyorsunuz ama nimetlerden de faydalanıyorsunuz, nankörler” vs zırlayan bir küffâr güruh var.
Evvela şunu söyleyeyim; Kelimei Tevhid yazısı da Kelimei Şehadet yazısı da Hilafet merkezi İstanbul’da Topkapı Sarayı’nda girişte alnının çatında yazılıdır! Ve âdetâ bu vatanın “Tapu”su gibi.. Bir çok Selçuklu ve Osmanlı camiinde ve medrese çeşme vs binaların girişinde üstünde ulyâ-en yüce kılınması kastıyla baş üstünde yazılıdır! Ve evet; İslam, Şeriat, Ümmet, Hilâfet.. Hepsinin de bir şekilde sembolüdür birinci şiârlarındandır..
Ve demeli bu ikiyüzlü sahtekârlara; bizden çalmaya çalıştığınız bayrak dahi böyleydi esâsen. Yani bilhassa kadîm haliyle yani açık hilalli haliyle Ayyıldız da bir sekilde bütün bu mefhumları temsil ederdi eskiden. Bu yüzden bu gün dahi Açe Sumatra Filipinler Moro Nijer Agadez Türkistan Dağıstan Çeçenistan Bosna Kosova Cezayir ve daha nice islam beldesinde ya bayrak ya sancak olarak vs baş tacı edilmektedir.. Bir misal vereyim, sömürgeci haçlı Hollanda 1873’te Açe Darusselâm devletine bir ultimatom vermiştir, “İstanbul’daki Halife ile ilişkileri kesin; ve Hilâfeti temsil eden Ayyıldızlı al bayrağı indirin”. Bunu reddeden Açe Sumatra işgal edilmiş ve senelerce süren savaşlar ve direniş olmuştur. Ve ısrarla Ayyıldız göndere çekilmiştir Açe Darusselâm topraklarında. Bu gün dahi bu duruş Açe’de de Moro’da da bir çok ülkede de devam etmektedir. (https://islamansiklopedisi.org.tr/ace)
İçimizdeki Islâm, Ümmet, Hilâfet düşmanlarına dönelim.. Onlar ehli kitap kafir olan haçlıdan daha ednâ bir ahvâldeki kitapsız kafirler yani müşrik ve müşrik hükmündeki azgınlardır. Ve onlar aslında Arab’a, Afgan’a, Hurufu Kuran’a, Tesettüre değil doğrudan Allah’a ve Resulullah’a düşmanlar! Islam’a düşmanlar! Onlara, mevcut resmî ideolojiye tapmayanlara sürekli olarak “Düzene muhalifsin ama yaşıyorsun burada” veya “Ya sev ya terk et” diyenlere, ‘şahsen’ sözüm şudur;
1) Bu Vatan ve tüm Arz ve Semâvat; kısaca cümle mahlukat, Allah’ın mülküdür! Allah’ın mülkünde Allah’tan başka ilah ve râb edinilmesin ve sadece Allah’ın hükümleri hakim olsun! Bunu diyoruz! Eşyayı İbda ve Halk eden de Allah’tır, Şeriat adlı hükümleri indiren de!
“..Emir de Halk da O’nundur..” (Araf 54)
Bu Arz bu Semâ kimindir? Ve kimler layıktır bütün nimetlere? Bu yer bu gök hâlâ duruyor ise biz müminler içindir! Rüzgar hâlâ esiyorsa, yağmur hâlâ yağıyorsa, kurrei Arz hâlâ deverân ediyorsa, Semâ hercümerc olmuyor, güneş hâlâ vazifesini yapıyorsa.. Hepsi bizim içindir..
“De ki: ‘Allah’ın, kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızıkları kim hangi cüretle haram kılabilir yasaklayabilir?’ De ki: ‘Onlar, dünya hayâtında îmân edenler içindir (kâfirler de bu vesîle ile yararlanırlar); kıyâmet gününde ise yalnız mü’minlere mahsustur’. İşte ilim ehli için âyetleri böylece açıklıyoruz.” (Araf 32)
“Yeryüzünde ‘Allah Allah’ diyen kalmayıncaya kadar kıyamet kopmaz” (Hadis)
2) Ayrıca, mesele Türklük ise, biliniz ki bu vatanı fetheden Türkler İslam savaşcısı idi. Şeriat’a ve Hilâfet’e tabi idi. Bağdad Abbasi Hilafeti’nin Akıncı gücü olan Muhammed Alparslan guzâtıyla Anadolu’nun kapılarını açtı fethe, daha sonra da Kahire Abbasileri Hilâfeti’ne tabi olan Muhammed Fatih de Istanbul’u fethetti ve fetihnâmeler müjdeler yazdı Mısır’a. Balkanlar ve Doğu Avrupa’nın en büyük fatihi Süleyman ise zaten Halife Sultan idi!
3) ‘Ya sev ya terk et’, veya, “Sistemi tekfir ediyorsunuz ama.. Burada yaşamaya da devam ediyorsunuz. Yolu köprüsü suyu havası hastanesi işi gücü..” vs edebiyatı yapanlar ve bu tür sözleri; “Sen bizim o bulup büyüttüğümüz çocuk değil misin”, “Nankör” gibi sözlerle aklı sıra Musa Aleyhisselam’a tahkiratta bulunmaya çalışan Tâğut Firavun’un sözleri tarzı tavrı ile bire bir aynıdır! Musa Aleyhisselam Firavun’a, “Başına kakıp durduğu” şeyin onun Yakuboğulları’na olan zulmünün sonucunda olduğunu söyleyerek dersini vermiştir ve ayetlerde bunlar nakledilmektedir!.. Bilâteşbih, kısacası biz meraklı değiliz sizin bu zulmünüz ve küfrünüz altında yaşamaya! Biz hep vardık. Sizler gasp ettiniz her şeyi!
“Firavun şöyle dedi: ‘Biz seni çocukken himayemize alıp büyütmedik mi? Hayatının nice yıllarını aramızda geçirmedin mi?” (Şuârâ 18)
“Sonunda yapacağını yaptın. Sen nankörün birisin!” (Şuârâ 19)
“Mûsa: O nimet diye başıma kaktığın şeye gelince, o da İsrâiloğulları’nı kendine kul köle etmenin neticesidir.” (Şuârâ 22)
4) Mesele Türklükse; ben şahsen Bozok Yozgat Türkü’yüm! Ne göçmenim ne başka bir şey.. Kaç asırlık dedelerimin kabir taşları bile duruyor hâlâ! Bozok Yozgat Babayağmur meydanında dip dip dedem Hacı Mustafa’nın yaptırdığı Hacıoğlu/Merkez camii ve karyenin kabristanında da kabir taşı hâlâ bu hakikati haykırıyor..
Evvelâ bu Câmiler, Medreseler, Çeşmeler gibi binâlar ve Yazma eserler gibi miras, ve dahi bu kabir taşları bu vatanın ‘Tapu’sudur! Türkü ile Kürdü ile biz islam halkları bu vatanın asîl ve aslî sahipleriyiz! Kimin evinden kimi kovuyorsunuz ey Sabetaylar ve onlara tabi Mürted Mankurtlar!
https://youtube.com/shorts/fCiLIGY4k0E?feature=share
Levent AKINCI