Kategoriler
Güncel

Sabetayizmin Avukatlığı

<<Nüfusu halkın binde biri kadar ama nüfuzu fazla olan bir zümrenin tüm mülkün tüm gelirin binde dokuz yüz doksan dokuzuna çöküp, mülkün gelirin binde birinin de nüfusun binde dokuz yüz doksan dokuzuna yani halka paycık verildiği bir tuğyani düzende o Firavun Karun Haman Amon elitler hariç herkes parya demektir>> L.A.

Hiç unutmam, Tarihin Arka Odası programında ne zaman Yahudi, Sabetay, Mason konuları açılsa, Murat Bardakçı hemen harekete geçiyordu. Hararetle.. İlişikteki videoda da bir örneğini gördüğümüz üzere.. Kâh komploculukla itham ederdi bu konuyu deşenleri, kâh bu konulara girenleri 5816ya dahil etmek için çabalardı.

Sabetayları bu kadar aklayan varken daha çok uyuruz biz.. Evet, Murat Bardakçı Sabetayların avukatı gibi konuşur her zaman. Mason Ittihatçılar için de aynı tavrı sözkonusu..

Aynı proğramlardan birinde diyordu ki, İttihatçılar Abdulhamid’in hafiyeleri sızmasın diye Mason localarına üye olup oralarda toplandılar, çünkü üye olmayan giremiyordu, İttihatçılar Masonluğu kullandılar(!).. O gün itibarıyla, yaklaşık iki asırlık ve beynelmilel güçlü bir örgüt mü; iki aylık derme çatma, türlü türlü fikirde insanın iştirak ettiği yamalı bohça bir teşkilat mı? Hangisi hangisini kullanmış olabilir acaba? Milleti salak yerine koyuyor.. Filmin sonunda Türkler, Selanik ve Risorta locasının bağlı olduğu Büyük Şark Locasının olduğu Paris’i fethetmiyor; Selanik mebusu Yahudi Emmanuel Caroso’lar, Haçlı Bulgar ve Sırp çeteleri, Yanni Sandanski’ler Türk’ün mahremine İstanbul’a girip Sultanın has odasına kadar yağmalıyor.. Kimin kimi kullandığı çok net!..

Balkan savaşları sırasında Selanik’i adeta bir tek kurşun bile attırmadan tahliye edenler, yani orayı kuffara satanlar da yine İttihatçı Siyonist Yahudiler ve Sabetaylardan başkası değildi. Bu meselenin aydınlatılmasından en çok da Selanik muhaciri Türkler memnun olmalı aslında. Çünkü bir çok zulüm gördüler bu ihanet sonucunda. Selanikte bir müftünün kızları tarafından veya onların ağzından yazılan malum Selanik ağıtını eskilerin çoğu bilir.. Hani nakaratlarında ‘Yetiş üçüncü ordu’ dedikleri ağıt.. Atayurdum Bozok Yozgat’ta derlenen bir türkü. Yörük olan anneannem çok söylerdi. Belli ki bizim oralara gelen Selanik muhacirlerinden öğrenmiş. Üçüncü ordu hiç bir zaman yetişmedi. 1908’de Haçlı Sırp ile Bulgar ile Yunan ile dağa çıkıp Halife Sultana karşı ihanet ve isyan fitnesini ateşleyen kartondan kahramanlar aynı haçlılara 1909 darbesinde payitahtı yağmalatmışlardı. Ama bir kaç sene sonra Balkan harbi patlak verince vaktiyle Halifeye karşı gösterdikleri o cüretin, sözüm ona cesaretin zerresini kankaları olan haçlılara göstermemiş cepheleri bir bir satmış kaçmışlardı.

Üsküdar’daki Selanikliler mezarlığına gelirsek; (Selanikliler Mezarlığı derken, o mezarlığın adı bu. Ve biz, bu konuları irdelerken bildik Müslüman Türk Selaniklileri yani evladı fatihanı, ulemâyı, şühedayı, guzâtı, muhacirleri cümle müslümanları tenzih ediyoruz, bahsettiklerimiz sadece Sabetaylar) eğri kıblelerinden tutun üzerindeki resimlere, boğazdaki yalı ve gökdelen sahibi kim varsa neredeyse hepsinin soy adının familyasının orada oluşuna dek.. Bir sürü ap açık alameti ortada olduğu, bu kadar şey kör tesadüf olamayacağı halde hâlâ aklayanlar var. Videoda görüldüğü gibi.. Belli ki bir yarası bir ince hastalığı var konuya dair.. Bu arada, o kabristanın yukarısındaki yeni mezarlık ayrıdır, orası bildik Türk mezarlığı. Onlar konumuz dışı.

Ayrıca, Erhan Afyoncu’nun dediği rivayeti yani Sabetayların geçen asırlarda beş bin kişi olduklarını varsaysak bile bu günde bir kaç yüz binden fazladır sayıları, familyaları çoğalmıştır artık. Ve ülkenin kaymağını zaten bir kaç bin aile yiyor. “Nüfusu az ama Nüfuzu fazla” olan bir elit zümre.. Ve bu elitlerin de çoğunun malum cenahtan olduğu aşikârdır. Yeni yeni mankurt morisko türlerimiz de sınıf atlayıp bu monşerlere lordlar kamarasına dahil oldu..

Soner Yalçın ve Yalçın Küçük gibilere senelerce bu konularda müsade etti alan açtılarsa sebebi dezenformasyondur. Konuyu sulandırdı bulandırdılar. Artık ağzımızı açıp da falan Sabetay mı acaba diyecek olsak; Bardakçı emsal türler bize ‘Hehe, Yalçın Küçük okumuşsun belli ki, soy adı men ile man ile biten herkes yahudi size göre’ gibi şeyler söylüyor ve komploculuk ile itham ediyor ve alaya alıyorlar. İtibarsızlaştırmak için.. Su katan sütçü, beyaz kediden hoşlanmazmış..

Soner Yalçın, Yalçın Küçük gibi Sabetayist deşifrecilerine gelirsek, Muhsin Yazıcıoğlu gibi Recep Yazıcı gibi vs düzmece kaza kurbanı olmadan rahatça senelerce bu konuları yazabildiyse sebebi bu sulandırma misyonu idi.. Nice insanı belki daha küçük meselelerde bile kirli işlere karşı durduğu ayak bağı olduğu için harcayan karanlık düzen bu allameleri konuşturduysa sebebi bellidir.. Bilgi bombardımanı. Amerikan tarzı yani. Malumdur ki Rus Çin tarzı ketumdur, gizemli takılırlar, Amerikan tarzı ise dezenformasyondur. Bir konuda yüz ayrı bilgi sızdırır, on ikisi doğrudur seksen sekizi yanlıştır, ve bu yanlışlar ortaya çıktıkça tüm diğerleri de ciddiyetini kaybeder.. Bu gün bu ülkede bir çok yazar, hepsi değilse de belki bir çoğu, rastgele Sabetay Mason konularında yazıyor konuşuyor ise sebebi biraz da budur. Madem başedemiyoruz o halde beşe beş katılsın ki mesele ciddiyetten uzaklaşsın mantığı yani. Allahualem. Bu komplocular ile bahsettiğim avukatlar birbirinden beslenen iki uç aslında. Birilerine göre adeta herkes sabetayist, karşı takıma göre ise sadece üç beş kişi kaldı sabetayist. İki bakış da tarihi yansıtmıyor..

Trajikomik. Solcular ve Kemalistler de bu işlere el attı. Yalçın Küçük gibi Soner Yalçın gibi tipler.. Demeli onlara; behey kafirler siz ne arada bu Sabetayizm deşifreciligini dert edindiniz? Herşeyden evvel bu mesele biz Müslümanların sorunu. Münafıklık yaparak İslam devletini mahveden bir zümredir Sabetayistler. İlk ifşacıları da pek tabii İslamcılardı, Mustafa Sabri Efendi, Cevat Rıfat Atilhan, ve Sebilurreşat, Büyük Doğu vs kişi ve yayınlar idi.. Yüz yıldan beri bu ifşaat yapılıyor. Solcu ve Kemalistler dün bir bu gün iki türediler bu işlere el attılar. Dertleri başka..

Sayın Murat Bardakçı, sayın Pelin Batu; emekli general Cevat Rıfat Atilhan’ın “31 Mart” kitabını ve yine bir başka emekli general Mustafa Turan’ın yine “31 Mart” kitabını, okumadan yazılan konuşulan her yakın tarih sadece yalan tarihtir! Ve Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi’nin “Hilafetin ilgasının arka planı” başlıklı kitabı.. Ve Alaaddin Gövsa’nın “Sabetaylar” adlı kitabı..

Levent AKINCI